Ali İhsan
Aksamaz: “İster yüz kişilik bir köyde konuşulan bir dil olsun,
isterse üç milyon kişi tarafından konuşulan bir dil olsun, her dilin önemi aynıdır.
Çünkü dil, tarihin derinliklerinden bugüne ulaşmış bir kültürdür”
Doğu
Karadeniz bölgesi denince herkesin aklına Lazlar gelir. Fakat Lazlar bugüne kadar hep komik fıkralarla anıla
gelmişlerdir. Araştırmacı-yazar Ali İhsan Aksamaz ise Lazların köklü bir
tarih, kültür ve dil zenginliğine sahip bu coğrafyanın yerli halkı olduğunu
yaptığı araştırma ve kitaplarıyla belgelemeye çalışıyor. Aksamaz ile çıkardığı kitaplar ve Lazların durumunu konuştuk.
+
Talip
Kaynar: Lazlara ilişkin çalışmalarınız nasıl başladı?
Ali İhsan Aksamaz:1992'de
tesadüf eseri Lazların tarihine ilişkin okuduğum bir kitapla birlikte Laz
kültürüne ilgim başladı. Okuduğum bu kitaptaki bana göre çelişkiler, beni bu
konuda bir araştırmaya itti. Bu kişisel merak konusu toplumsal olduğu için toplumsal bir boyuta ulaştı. Bir
arkadaşın tavsiyesi ile ilk makalemi yazdım. Ve makalenin ismini de “Lazlara
gülmenin dayanılmaz hafifliği” koydum. Bu makalem o dönem (1993’de) Özgür
Gündem Gazetesi’nde yayınlandı.
Talip
Kaynar: Sizi bu çalışmalara iten toplumsal
durum, çelişki veya problem neydi?
Ali İhsan
Aksamaz: Türkiye'de Lazlar diye bir halk ve bu halkın bir dili var. Ve sonuçta
bu toplumun bir tarihi var. Dünyada
İrili ufaklı birçok dil bulunuyor ama Lazca gibi çok zor durumda bulunan diller
de var. O amaçla özellikle Laz dilini geliştirmek için bugünkü ulaştığım noktada
bu çabalarımı yürütüyorum. Benim anlayışım şu: İster yüz kişilik bir köyde
konuşulan bir dil olsun, isterse 3 milyon kişi tarafından konuşulan bir dil
olsun her bir dilin önemi aynıdır. Çünkü o dil tarihin derinliklerinden bugüne kadar
ulaşmış bir kültürdür.
Talip
Kaynar: Çiviyazıları Yayınevi'nde yayınlanan çalışmalarınız var. Bunlardan
bahseder misiniz?
Ali İhsan
Aksamaz: Çiviyazıları Yayınevi'nin o zaman farklı kültürler ve dillere ilişkin
yayın yapacağı gündeme gelince, benim önerimle "Mjora" adıyla kitap
serisi yayına koydular. "Mjora" Lazca'da güneş anlamına geliyor ve
bütün Kafkasya halklarında kutsal bir anlam taşıyor.
Talip
Kaynar: 2000 Haziran'ında "Dil
Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar" adlı kitabı çıkardınız. Sanırım
Lazlara adanan Türkçe yayınlanmış ilk kitap?
Ali İhsan
Aksamaz: Evet, Lazlara adanmış kitabımdı.(Ancak daha önce de (1997)“Kafkasyadan
Karadeniz’e Lazların Tarihsel Yolculuğu” adlı bir kitabım yayınlanmıştı). Beni
bu kitabı yazmaya iten sebep şuydu; Doğu Karadeniz'de Laz denen bir halk
vardı. Ama Türkiye'de resmî ideolojinin yaklaşımı doğrultusunda Lazlara,
Karadenizliler
veya yalnızca
Karadenizli Türkler deniliyordu. Bu konuda bir araştırma yapıp bunun böyle olmadığını,
Lazların bu bölgede yaşayan en eski Kafkasya kültür kökenli yerli halklardan
olduğunu gördüm.
Talip
Kaynar: Ama bugüne kadar Lazlar denince akla Laz fıkraları geliyordu, değil mi?
Ali İhsan
Aksamaz: Evet. Fıkralar bir zenginlik, ama onların sadece bu fıkralarla
anılması doğru değil. Kitabım aslında bir nebze buna yanıttı.
Talip
Kaynar: Lazlara ilişkin
Türkiye'de çok fazla belge bulunmuyor. Bu kitabınızdaki bilgilere ulaşmada zorlanmadınız
mı?
Ali İhsan
Aksamaz: Tabii zorlandım. Ama sabırlı yaklaştım. Lazlarla ilgili birçok
makaleyi toparladım. 1964'te Gürcistan'da çıkan “Lazların Tarihi” adlı kitap
1992'de İstanbul'da yayınlandı. Bu kitaptan da faydalandım. Ama bu kitap çok
eski idi. Ve Türkiye kaynaklarından da yararlanmıyordu. Türkiye'de yayınlanmış
çeşitli makaleleri de bu kitaba koydum. İçinde Türkçe karşılığı olan Lazca kelime
ve cümlelere de yer veren, Lazların tarihini, kültürünü anlatan bir eser ortaya
çıkmış oldu.
Talip
Kaynar: Eylül 2003'te de “Doğu Karadeniz'de Resmî İdeolojilerin
Kuşatması" adlı kitabınız çıktı. Bu kitaptan da bahseder misiniz?
Ali İhsan
Aksamaz: Son dönemlerde farklı kültürden Aydınlar kısmen de olsa kendilerini ifade
etmeye başladı. Bu yapılırken de başka resmî ideolojilerin propagandası
yapılıyor. Meselâ; yazarı Ömer Asan olan “Pontus Tarihi” adlı bir kitap yayınlandı.
Bu arkadaş yazmış olduğu kitapta bütün Doğu Karadeniz halkını Helen ırkına
bağlıyor. Ve Doğu Karadeniz'de konuşulan dillerin Helen dilinden geldiğini
söylemeye çalışıyor. Ben bunlara karşı çıktım bu kitabımda. Meselâ; Lazlara,
Gürcülere, Hemşinlilere Helen'dir demek yanlış bir tutumdur. Bu kitabımla bütün
resmî ideolojileri eleştiriyorum.
Talip
Kaynar: Türkiye'deki resmi ideolojinin yansımasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Ali İhsan
Aksamaz: Zaten şu an yaşadığımız en büyük sorun Türkiye’deki farklı kültürleri
yok sayan resmî ideolojidir. Biz aydın olabiliriz, bir kültüre ait olabiliriz,
ama farklı kültürlere de kucak açan bir yaklaşımımız olmalıdır. Lazca da,
İspanya'nın bir dağ köyünde konuşulan dil de ölmesin.
Talip
Kaynar: Ayrıca
“Anadilde Eğitim Hakkı ve Azınlık Hakları” adlı çalışmanız var, neden ihtiyaç
duydunuz?
Ali İhsan
Aksamaz: (Bu ortak bir çalışma) Türkiye'de anadili konusunda büyük bir kavram
karmaşası vardı; anadilde eğitim, anadili öğretimi vb. gibi birçok kavram
kullanılıyordu. Bu kavramlar yeni tartışma gündemimize girmişti.Bu konulara
açıklık getiriyorum. Bu kitabı çıkaracağımız dönemde, biliyorsunuz, TRT farklı
dillerde yayın yapma kararı almıştı. Ama bazı dillerde yayın yapmadı.
Bunlardan bir tanesi de Lazca'dır. Lazca bu toprakların en eski dillerinden bir
tanesidir. Kitapta TRT'nin Lazca yayın yapma konusunda karar alması gerektiğine
de değindim. Benim fikrimi sorarsanız, şu an Türkiye'de hiçbir anadilde
eğitim yapılabileceği düşüncesinde değilim. Türkçe olarak da çok sağlıklı bir eğitim verildiğine
inanmıyorum.
Talip
Kaynar: Bundan
sonra çalışmalarınız olacak mı? Hangi çalışmalar olacak bunlar?
Ali İhsan
Aksamaz: Bundan sonra çalışmalarımız tabii ki var. Kolkhoba.org sitesindeki
haber portalı üzerinden çalışmalarımız sürecek. Ayrıca TRT'de Lazca yayın yapılması
konusunda onlara yardımcı olmak istiyoruz. Bu yönlü çalışmalarım sürecek. Ayrıca,
bundan sonra anılarımı Lazca yazmak istiyorum. Ve www.hopam.com sitesindeki
kültür sanat sayfasına yazı yazmaya başladım.
Ali
İhsan Aksamaz kimdir?
1959'da
Ardeşen'de, eski adıyla Şanguli'de doğdu. İstanbul'da büyüdü. Konya Selçuk
Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu. Devlet ve özel çeşitli kurumlarda
İngilizce öğretmenliği yaptı. Arkadaşlarıyla birlikte “Ogni” ve o kapandıktan
sonra “Mjora” adlı derginin çıkmasına katkıda bulundu. Daha sonra İzmit'te
çıkan “Sima” adlı derginin yayın yönetmenliğini yaptı. Aynca “Yeni Kafkasya” adlı
bir gazetenin de yine yayın yönetmenliğini yaptı. 1997'de ÇiviYazıları
Yayınevi'nin yayınladığı “Kafkasya'dan Karadeniz'e Lazların Tarihsel Yolculuğu”
araştırma kitabıyla, 1999'da “Doğu Karadeniz'de Efsane Tarih ve Kültür"
adlı derleme çeviri kitabı yayınlandı. Bunların dışında 2000'de Sorun Yayınları'ndan
“Lazlar”, 2003'te “Doğu Karadeniz'de Resmî İdeolojiler Kuşatması" ve
2005'te de "Anadilde Eğitim hakkı ve Azınlık Hakları" adlı kitapları
yayınlandı. Şu an Lazlarla ilgili çalışmalarının dışında engellilere
öğretmenlik yapıyor.